Akut miyeloid lösemi tanısı

AML tanısında en önemli basamak tam kan sayımı testidir. Bu test ile yapılan kan sayımında lökosit değeri çok düşük, çok yüksek ya da normal olabilir; ancak trombosit ve eritrosit seviyeleri oldukça düşük görülür. Bu düşüklük kansızlığa (anemiye) sebep olmaktadır.

Kan sayımı oranları elde edildikten sonra yapılacak olan ilk iş, bu kan dokusunu periferik yayma yöntemi ile mikroskop altında enine boyuna incelemek olacaktır. Bu incelemeler sonucunda kanda blastların (olgunlaşmamış kan hücrelerinin) %20’nin üzerinde seyrettiği görülürse, bu durumda rahatlıkla akut lösemi tanısı konabilmektedir.

Bu aşamadan sonra yapılacak olan, bu akut löseminin türünü (AML mi yoksa ALL mi diye)belirlemek ve belirlenen bu türün de alt grup tayinini gerçekleştirmektir. Bu da akım sitometrisi ile gerçekleştirilir. Kanser hücresi tayini için en net tanı yöntemi, kemik iliği biyopsisidir. (Biyopsi: Parça alma) Kemik iliğinden alınan parça, özel boyalar ile boyanarak mikroskop altında incelemeye alınır ve tip belirlemesi yapılır. Kromozomlar da incelenir.

Bu incelemeler sonucunda tedavi planlanmaya başlanırken, bir yandan da eğer hastanın yaşı uygunsa ve kardeşleri varsa HLA testi yapılarak bu kardeşlerin ilik dokusu uygunluğu araştırılır. Böylelikle kök hücre/kemik iliği nakli seçeneği de değerlendirilebilir.

Hastanın durumuna uygun tedavi yöntemleri “alt grup tayini” ile belirlenebilir ve seçenekler oluşturulabilir. Bazı hastalara sadece kemoterapi yeterli gelirken, bazılarına ise kök hücre nakli şart olabilir. Hangi tedavi yöntemlerinin uygulanamayacağı da bu tip tayinleri ile belirlenir.

Doktor bu tayinler neticesinde hastalığın vücutta nasıl ilerleyeceği konusunda bir öngörü oluşturur. Buna prognoz denilmektedir. Bu öngörüye göre hastanın ilaç dozu ayarlanır ya da kök hücre nakli yapılıp yapılmayacağına karar verilir.